Bir 'Ütopya'da Yaşamak
28.05.2014 00:00
Tam ortada durup, kendi etrafımda yavaşça döndüm.
Gördüğüm tabloya inanamayıp bir kez daha döndüm.
Biz insanlar bu kadar güzel miydik?
Bizi böyle sıkı sıkıya birbirimize bağlayan,gözlerimizin ışıl ışıl olmasını sağlayan, hiçbir dilde hiçbir cümlenin anlamlandıramayacağı, saf, katıksız, herkesi kucaklayan, umut dolu bir enerji.
Ben’den çok biz’in öne çıktığı ütopik bir dünya.
Biri eline çöp poşeti almış çöpünüz var mı diye dolaşırken, bir başkası yaptığı sandviçleri aç olanlara dağıtıyor.
Bir teyze yaptığı dolmaları yavrum acıkanlara dağıtırsınız diye sandviçlerin yapıldığı masaya bırakıyor.
Bir köşede ağacın altında uzanıp kitap okuyan,diğer köşede yaptıkları müzikle ortamı canlandıran gruplar var.
Buradaki insanlar hayatı öylece yaşayıp harcayan değil kültüre, felsefeye, hayata sımsıkı bağlı bir komünün parçaları. Kütüphanesiz olur mu? Asla! O kütüphane ki gülümseten, umut veren, kalbimizde hep yeri olacak efsane bir sembol.
Çadırlarını kurup gece gündüz oradan kopamayan insanları da unutmamalı. Kalacak yeriniz yoksa sırayla uyuruz çadırlarda diyenlerin kalbi tertemiz.
Burası belki hiçbir ortak fikre sahip olmayıp içinde insanlığa dair aynı hisleri taşıyan insanların ülkesi.
Burası bir ateistin namazını rahat kılsın diye hiç tanımadığı birinin başında nöbet tutabildiği bir ülke.
Kötü alışkanlıklar yok mu onlar da var. E insanız!Sigara köşesi var mesela. Sigarası bitenin çekinmeden çekip bir sigara aldığı,yeni paket alanın yarısını oraya bıraktığı bir paylaşım noktası.
Sonra o sıcakta serinlemek için buz gibi birasını yudumlayanlar var – tek bir gün hariç: Kandil.
Ben hayatımda hiç bu kadar kandil simidini bir arada görmedim!
- Teyze daha az önce yedim, çok tokum, gerçekten.
- Kızım olmaz,siz gençsiniz, yakarsınız, bak taze taze, şimdi getirdim.
Bu teyzeyi kırmak mümkün mü:)
Sonra bir taraftar grubu geliyor, bakıyorum Beşiktaş. Hayır değil Fenerbahçe! Yok yok Galatasaray. N’oluyo?! Birbirine kanlı bıçaklı olan insanların birlikte yürüdüğü, birlikte tutunduğu bir ülke.
Burası birbirini tanımayanların konuşabildiği,sohbet edebildiği, şarkı söyleyebildiği, gülümseyebildiği cennet gibi bir
ülke!
Ve akşam.
Ortada bir piyano.
Etrafına toplanmış bir sürü insan, dilimizde: “Imagine”
“Imagine there's no heaven
It's easy if you try
No hell below us
Above us only sky
Imagine all the people living for today
Imagine there's no countries
It isn't hard to do
Nothing to kill or die for
And no religion too
Imagine all the people living life in peace
You, you may say
I'm a dreamer, but I'm not the only one
I hope some day you'll join us
And the world will be as one
Imagine no possessions
I wonder if you can
No need for greed or hunger
A brotherhood of man
Imagine all the people sharing all the world
You, you may say
I'm a dreamer, but I'm not the only one
I hope some day you'll join us
And the world will live as one”
Biz ütopik bir ülkede yaşadık.
Kötülüğe karşı birbirimize sarıldık, umutla bağlandık.
Bir yıl geçti, ve tekrar yeşermeyi umuyoruz.
Biz Gezi’nin çocuklarıyız.
Kaybettiklerimizin acısıyla güçlenen, onlar için daha çok direnmeyi, asla pes etmemeyi seçen çocuklarız.
Biz artık içimizdeki iyiliğin gücünün farkına varan, ışığı gören çocuklarız.
Tüm dünyayı değiştirebilecek enerji var içimizde.
Yeter ki umutsuzluğa kapılıp karanlığa gömülmeyelim.
Biz Gezi’nin çocuklarıyız.
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.